Kahkaha

Bayıldım

Cool

Kızgın

Mahcup

Öğretici

Şaşkın

Suskun

Tatlı

Üzgün

Süper

Kelebekler yoksa, “sağlık” da yok

Ana Sayfa » Hayvanlar » Kelebekler yoksa, “sağlık” da yok
Kelebekler yoksa, “sağlık” da yok

Türkiye’nin Kelebekleri Doğa Rehberi kitabının yazarı Ahmet Baytaş, Türkiye’deki Kelebeklerin Kırmızı Listesi adlı kitap için bakın neler yazmış…

“Eğer şimdiye kadar İngiltere?de 60, Amerika ve Kanada?nın tamamında 700?ün biraz üzerinde ve Avrupa?da 500 civarında kelebek türü kaydedildiğini düşünecek olursanız, Türkiye?nin ne kadar özel bir konumda olduğunu fark etmeye başlarsınız.

Kuzeydoğu Anadolu?yu ilk ziyaretimde, bir hafta içinde iki kilometre karelik bir alanda Türkiye?deki yaklaşık 380 türün 100 tanesinden fazlasını gördüm. Ilıman kuşaktaki başka hiçbir yerde, böyle küçük bir alanda, bu kadar çok kelebek görmemiştim; ne Batı Amerika?nın büyük bakir bölgelerinde, ne Kanada?nın Kayalık Dağları?nda ne de İsviçre Alpleri?nde. Kuzeydoğu Anadolu?nun nefes kesen güzelliği ile de ayaklarım yerden kesilmişti; onun heybetli dağları, muhteşem alpin çayırları ve hepsinden önemlisi, kır çiçekleri, böcekler ve kuşların olağanüstü çeşitliliği.

İğne yapraklı orman kenarları ve gür alpin ve subalpin çayırların birleşimi, Çoruh Nehri?nin kuru ve taşlık kıyıları ve İspir?den Rize?ye dağlar üzerinden giden ana yol boyunca yer alan çiçekli yamaçlar, Türkiye?de bulunan tüm kelebek türlerinin yüzde 60 ila 70?ine ev sahipliği yapar.Sadece tür sayısı değil, kelebeklerin ne kadar bol olduğu da şaşırtıcı idi; küçük, çamurlu bir yaya köprüsü civarında, ıslak çamurdan mineraller içen birkaç düzine türe ait belki 1.000 bireyi bir arada gözlemledim. Türkiye?deki bu ilk kelebek gözlem seyahatim 1999 yılında idi.O zamanlar Türkiye?nin kelebek faunası hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyor ve ne beklemem gerektiğini tahmin edemiyordum. Bu unutulmaz deneyimimin ardından, New Jersey?deki evime doğru uçağıma bindiğimde çoktan bir sonraki gezimin planlarını yapmaya başlamıştım. Daha Atlantik Okyanusu?na ulaşmadan, Türkiye?nin kelebekleri üzerine bir rehber hazırlamaya karar vermiştim. Ama neden kelebek türlerini korumalıyız? Neden kelebek popülasyonlarını izlemeliyiz? Neden Türkiye?deki kelebeklerin kırmızı listesini oluşturmalıyız? Bu gibi sorulara cevap verirken, genellikle ahlaki ve estetik argümanları pragmatik olanlara tercih ederim. Ben tüm canlıların kendine özgü değerleri olduğuna ve korunmayı hak ettiklerine inanıyorum. Zaten kim kelebekleri sevmez ki? Korunmalıdırlar çünkü onlar zarif, renkli, kırılgan ve evrensel olarak popülerdirler ve çünkü onlar tüm dünyada yüzyıllardır özgürlük ve güzellik ile ilişkilendirilmişlerdir. Tabii ki, pratik nedenler de vardır. Kelebekler insan sağlığı için gerekli olan çevre sağlığının mükemmel göstergeleridir. Bir bölgedeki kelebek popülasyonlarındaki düşüş, genellikle o çevrenin bozulduğuna işaret eder. Kısacası, kelebeklerin yereldeki çeşitlilik ve sayılarının izlenmesi çevre korunmasında önemli bir araç olabilir.

Ayrıca, tür çeşitliliği biz insanlar için oldukça yararlıdır; bir bitki veya hayvan türünün neslinin tükenmesi, sahip olabileceği eşsiz veya faydalı niteliklerin sonsuza dek yok olması anlamına gelebilir. Kelebekler önemli polen taşıyıcılardır ve birçok türünün doğal çevremizin vazgeçilmez parçaları olan karıncalar, kuşlar, kertenkeleler ve diğer yaban hayatı ile önemli ilişkileri
vardır. Son olarak, tek bir türün bile yok olmasının, tüm canlıların karmaşık şekillerde birbirleriyle ilişkili olduğu bütün bir ekosistemin dengesini olumsuz yönde etkileyebileceği günümüzde iyice anlaşılmıştır. Ne yazık ki, günümüzde Türkiye?de doğal yaşam alanlarının tahribi endişe verici bir hızda devam etmektedir. Büyük şehirler ve küçük kasabalar etrafında kalan çayırlık ve fundalıklar konut yapımı ve alışveriş merkezleri için kullanıldıkça; sulak alanlar tarım veya endüstriyel kullanım için kurutuldukça; değerli kıyı çalılıkları ve kumullar turizm için yok
edildikçe; geleneksel tarım uygulamaları yoğun ticari tarım ve zirai ilaçların fazlaca kullanılmasını gerektiren monokültür tarım ile yer değiştirdikçe; sürdürülemez ve zararlı madencilik uygulamaları ve baraj ve hidroelektrik santrallerinin yapımı hem Kuzeydoğu hem de Güneydoğu?da sahip olduğumuz eşsiz doğal yaşam alanlarını yok ettikçe; tatlı su kaynaklarının artan ticarileştirilmesi telafi edilemez bir şekilde Türkiye genelinde yaşam alanlarını yok ettikçe ve buna benzeyen tüm diğer olaylarla, hızla birçok kelebeği ve diğer yaban hayatını kaybediyoruz. Tüm bu nedenlerle,
Türkiye?deki çevreciler büyük zorluklarla karşı karşıyadır. Yine de, kelebeklerle ilgili iyi haberler de var. Türkiye?de, on yıldan daha az bir süre öncesinde, arazide birçok kelebeği tanımlayabilen muhtemelen iki ya da üçten fazla kelebek gözlemcisi yoktu. Kelebeklerin tanımlaması, dağılımı ve durumları hakkında doğa korumacı, yönetici veya sadece doğa ile ilgilenen sıradan insanların kolayca ulaşabileceği neredeyse hiçbir bilgi bulunmamaktaydı. Halbuki, kelebekleri tanımlama bilgisine sahip olmak ve onların doğal tarihleri ile ilgilenmek, ve kelebeklere tutkuyla bağlı olan bir seçmenler grubu olmak, onların korunması için en gerekli unsurlardan bir tanesi. Çok az kişi bilmediği varlıklara tutkuyla bağlanır. Neyse ki, günümüzde kelebeklerin tanımlanması ve korunmasıyla ilgilenen pek çok nispeten genç, enerjik insan bulunmakta. Kelebeklerle ilgili kitaplar, posterler ve broşürler daha kolay ulaşılabilir halde. Nihayet Doğa Koruma Merkezi (DKM) altında,saha araştırmalarını üstlenen ve kelebekler hakkında veri toplayan bir doğa
araştırma grubu yer almakta. Birçok kelebek gözlemcisinin saha çalışmaları ve DKM çalışanlarının yoğun çabaları sonucunda, Türkiye?deki kelebeklerin kırmızı kitabı ile birlikte şimdi Türkiye?deki 380 civarındaki kelebek türünün dağılımı ve durumu konusuna oldukça hakim durumdayız. Bu kitabın
Türkiye?deki kelebek koruma tarihinin en önemli gelişmelerinden biri olacağına hiç şüphe yoktur.

Türkiye?deki nadir ve tehlike altında olan türler hakkında daha fazla bilgi edinmeye devam etmemiz, periyodik olarak durumlarını yeniden değerlendirmeye almamız ve yaşam alanlarının korunmasına yardımcı olmamız gerekir. Aynı zamanda toplumu doğayla olan bağlarını yenidenkurmaya teşvik etmek ve kelebekleri korumaları için yerli fauna ve florayıtakdir etmelerini sağlamak konusunda çalışmalıyız. Çevreci içgüdülerimizi kendiliğinden harekete geçiren kelebeklerin popüler cazibesini kullanarak doğal yaşam alanlarımızı korumak için daha iyi bir şansımız olabilir.”

Kaynak: ntvmsnbc
Düzenleme: Ahmet Baytaş

Kelebekler yoksa, “sağlık” da yok - Yorumlar

YORUMLARINIZI PAYLAŞIN

 

Yapılan Yorumlar

BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler

Çift cinsiyetli kelebek

Çift cinsiyetli kelebek 16 Temmuz 2011

Yeni Kelebek Türleri

Yeni Kelebek Türleri 10 Kasım 2010

SOSYAL MEDYADA BİZSitemizin sosyal medya hesapları

RASTGELE İÇERİKLER

Web Sohbet Güncellendi KAFALILAR KÖMÜR LTD. ŞTİ. Grip tedavisi hakkında bilgilendirme Mum ateşiyle yemek pişirmek Nihat Doğan’dan Somali yardımı Yüzüklerin Efendisi Geliyor.. HALAY

FACEBOOK'TA BİZ

Hoşgeldiniz

kelebek.gen.tr – kelebek mirc - Tüm Hakları Saklıdır